“Hel” Ne Demek TDK? Bir Kavramın Toplumsal ve Kültürel Yansımaları Üzerine Sosyolojik Bir Okuma
Toplumları anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, bazen en küçük kelimeler bile bana büyük yapıları hatırlatır. Dil, toplumsal bir aynadır; içinde yaşadığımız değerleri, korkuları, inançları ve alışkanlıkları yansıtır. Bugün bu aynaya biraz daha yakından bakmak istiyorum: “Hel” kelimesine. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “hel”, dişli sistemlerinde “eğimli diş yapısını” veya “vida hattını” ifade eder. Yani bir dönme hareketinin yönünü belirleyen, kuvvetin akışını kontrol eden bir formdur. Ancak sosyolojik olarak baktığımızda, “hel” yalnızca bir teknik terim değil, toplumsal yönelimlerimizin, eğilimlerimizin ve ilişkisel yapıların bir metaforudur.
“Hel”in Anlamı: Dönüş, Yön ve Eğilim
TDK, “hel” kelimesini teknik bir bağlamda tanımlar: spiral biçiminde, dönerek ilerleyen bir çizgi ya da yapı. Bu tanımın toplumsal karşılığı düşündüğümüzde, bireylerin yaşam içinde izlediği yönleri, dönme hareketlerini ve etkileşim biçimlerini hatırlatır. Her toplumun, her bireyin bir “hel yönü” vardır — bir eğilim hattı. Kimimiz dışa dönük, kimimiz içe dönük döneriz; kimimiz topluma uyum sağlarken kimimiz sürtünmeyi artırırız.
Toplumsal hayat, tıpkı bir helis gibi, düz ilerlemez. Dönerek, kıvrılarak, bazen zorlanarak ama sürekli hareket ederek ilerler. “Hel”in eğik yapısı bu anlamda, insanın toplumla ilişkisini simgeler: hiçbir ilişki düz bir hat üzerinde gelişmez; daima dolaylı, karmaşık ve çok yönlüdür.
Toplumsal Normlar: “Hel”in Yönünü Kim Belirler?
Toplum, bireylerin hangi yöne “döneceğini” belirleyen görünmez bir mühendis gibidir. Toplumsal normlar, bireylerin davranışlarını şekillendirir; neyin doğru, neyin yanlış, neyin “uygun” olduğunu öğretir. “Hel”in yönü, bu noktada, bireylerin toplumsal sistemdeki konumlarını temsil eder.
Örneğin, erkeklerin genellikle “sağ hel” yönünde hareket ettiği söylenebilir: dışa dönük, yapısal, üretken bir eksende dönerler. Onlardan beklenen, sistemi devam ettirmek, görünür bir işlevi sürdürmektir. Kadınlar ise çoğu zaman “sol hel” yönünde işler: içe dönük, ilişkisel, bağ kuran bir eksende hareket ederler. Onların görevi, sistemin görünmeyen dengesini korumaktır.
Bu ayrım, doğuştan gelen bir farktan değil, kültürel öğrenmeden kaynaklanır. Toplum, bireylere daha çocukluktan itibaren hangi yöne döneceklerini öğretir. Erkek çocuklara “güçlü ol”, “başarılı ol”, “dışa açıl” denirken; kız çocuklara “nazik ol”, “koruyucu ol”, “ilişkileri sürdür” mesajı verilir. Böylece, her iki cinsiyet de farklı hel hatları üzerinde döner; biri sistemin gücünü taşır, diğeri sistemin sürekliliğini sağlar.
Kültürel Pratikler: Dönmenin Ritmini Kim Belirliyor?
Toplumun “hel yönü”, kültürel pratiklerle de şekillenir. Bir toplumda kadınların hangi alanlarda var olabileceği, erkeklerin hangi davranışlarının saygı gördüğü, aslında o toplumun “dönme eksenini” belirler.
Batı kültürlerinde bireysellik ön plandayken, “hel” daha hızlı ve dışa dönük döner. İnsanlar kendi yönlerini seçmekte özgürdür. Ancak bu özgürlük bazen toplumsal bağların gevşemesine neden olur. Buna karşılık, Doğu kültürlerinde “hel” daha yavaş, ama daha derin döner. Topluluk aidiyeti, aile bağı ve gelenekler bu dönüşün merkezinde yer alır. Bu fark, her toplumun dönme açısındaki küçük ama belirleyici farklardır.
Günümüz toplumlarında ise “hel yönü” karmaşıklaşmıştır. Kadınlar artık üretim süreçlerinde daha aktif rol alırken, erkekler duygusal alanlarda daha görünür hale gelmiştir. Bu, toplumun hel hattının yeniden şekillendiğini gösterir. Eskiden sabit olan dişliler artık birbirine daha esnek temas eder; hareketin akışı daha çeşitli ve çok katmanlı hale gelir.
“Hel” ve Toplumsal Dönüşümün Diyalektiği
Her “hel”, sistemde bir denge unsuru taşır. Bu, toplumda da geçerlidir: yapısal işlevler ile ilişkisel bağlar arasındaki denge bozulduğunda, sistem tıkanır. Modern toplumlarda yaşanan krizlerin çoğu, bu hel dengesinin kaybolmasından kaynaklanır.
Erkeklerin aşırı yapısal rollere sıkıştırılması, kadınların ise yalnızca ilişkisel alanda tanımlanması, helis sisteminde bir yönsel sapmaya yol açar. Denge yeniden kurulmadıkça toplum gürültülü, sarsıntılı bir şekilde döner. Ancak bu dönüşler, yeni bir düzenin habercisidir. Tıpkı dişlilerin yön değiştirmesi gibi, toplumsal değişim de sürtünmeyle başlar.
Sonuç: “Hel”in Yönünü Kim Belirliyor?
“Hel ne demek TDK?” sorusunun yanıtı basit görünür: eğik, spiral bir yapı. Ancak bu tanımın ardında, toplumsal bir metafor gizlidir. “Hel” insanın yönünü, toplumun hareketini, kültürün eğilimini anlatır. Her birey, kendi dönme yönünü seçtiğinde aslında toplumsal bir hareketin parçası olur.
Bugün toplumsal helin yönü değişiyor: kadınlar üretimin, erkekler duygusal alanların parçası oluyor; ilişkiler, roller ve değerler yeniden tanımlanıyor. Peki, siz hangi yönde dönüyorsunuz? Toplumun belirlediği hatta mı, yoksa kendi içsel eğiminizle mi? Belki de asıl dönüşüm, dönme yönümüzü fark ettiğimiz anda başlıyordur.